Ümit Yenişehirli yazdı: Olimpiyatların madalyalı hikayesi
Haber Merkezi

Paris Olimpiyatları, bugünkü kapanış törenleriyle sona eriyor. 204 ülkeden 10 bin 500 sporcu, 26 Temmuz’dan bu yana o üç madalyadan birini ama elbette en çok da altın olanını almak için yarıştı.

Olimpiyatların tarihinde madalyalar hep önemli olsa da yıllar içinde ödül / madalya vermenin hiç düşünülmediği ya da tuhaf ödüllerin verildiği, söylenenden daha az değerli maddi taltiflerin yapıldığı organizasyonlar da görülmüştü.

İLK "MADALYALAR" ZEYTİN DALLARINDAN ÇELENKTİ

İlk Olimpiyatlarda madalya yoktu. Bunun yerine oyunlarda birinci gelenler, zeytin yapraklarından yapılmış çelenklerle taçlandırılıyorlardı. Eski çağların Olimpiyatlarında başarı gösterenlere farklı kaynaklardan kimi ödüller verilse de kurumsal anlamda zeytin dalı çelenginden başka bir motivasyon objesi yoktu. Bazı oyunlarda zeytin dalı da olmaz, sadece birinci gelindiği ilan edilirdi.

Romalılar dönemindeki yasaklamanın ardından asırlar boyu süren “Olimpiyat kesintisi”, 1896’da organizasyonun yeniden canlanmasıyla sona ermişti. Modern Olimpiyatların bu ilk organizasyonunda sporcuların nasıl taltif edileceği de düşünülmeye başlanmıştı. “Antik Yunan romantizmi”nin etkisi altında olan organizasyon komitesi, eski çağlardaki “zeytin dalı çelengi”ni bu ilk modern olimpiyatlarda da kullanmıştı. Aslında zeytin dallarının tercih edilmesinin pratik bir nedeni de vardı. Organizatörlerin parası, dolayısıyla da altın madalyaları dağıtacak imkânları yoktu.

DEĞERLİ TABLOLAR BİRİNCİLİK KÜRSÜSÜNDE

Yeniden başlayan Olimpiyatlarda zeytin dallarının sporcuların fazlaca ilgisini çekmediği görülünce, ödül politikası yeniden gözden geçirilmişti. Bu doğrultuda da 1900’deki Paris Olimpiyatları’nda kazananlara değerli resimler ve sanat eserleri verilmişti. Bugünkü anlamda ilk üç seri madalyalar ise 1904 St. Louis Olimpiyatları’nda dağıtılmaya başlanmıştı. Bu ilk altın madalyalar, gerçek altındandı.

Ancak masraflı olduğu gerekçesiyle 1912 Stockholm Olimpiyatları’yla gerçek altın dağıtımı sona erdi. Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) ise 1930’lu yıllarda, geçmiş Olimpiyatlarda yarışan sporculara bir jest olarak 1896 ve 1900 Olimpiyatlarında dereceye giren bütün sporculara altın, gümüş ve bronz madalya verilmesini kararlaştırmıştı. Ayrıca organizasyonlarda, sekizinciliğe kadar “Olimpiyat Diploması” verilmesi uygulaması da başlatılmıştı.

MADALYA TASARIMDA NİKE ŞARTI

Altın, gümüş ve bronz sıralamasıyla dağıtılmaya başlanan madalyaları bir standarda oturtmak isteyen Olimpiyat Komitesi, madalyaların dizaynının seçilen ülkenin tasarımcıları tarafından yapılmasını ancak arka ya da ön yüzünde mutlaka, “Yunan zafer tanrıçası” Nike’ın bir kabartmasının olmasını karara bağlamıştı. Bu nispeten serbest tarzdan dolayı da zaman içerisinde dikdörtgen, çıkıntılı, simit benzeri, yaldızlı ya da “şekilsiz” madalyalar da görülmüştü. İlerleyen yıllarda ise standart bir tasarım uygulamasına geçilecekti.

ALTIN MADALYAYI ISIRMA GELENEĞİ

Olimpiyatlarda birinci gelen sporcuların, aldıkları altın madalyayı “ısırmaları” ise eski bir tüccar geleneğine dayanmaktaydı. Paraların altın ve gümüşten basıldığı ve günümüzdeki gibi garantili sağlamalarının yapılamadığı zamanlarda tüccarlar, sattıkları mala karşılık verilen paraların altın ya da gümüşten mi yoksa katışıklı değersiz bir madenden mi olup olmadığını anlamak için paraları ısırırlardı.

Altın, birçok madene göre daha yumuşak olduğu için de bu test işe yaramaktaydı. Olimpiyatlarda bu geleneği tekrar kim ya da kimlerin başlattığı bilinmese de devamının foto muhabirlerinin isteğiyle olduğu biliniyor. Pozun “ikonik” olduğunu düşünen gazeteciler, sporcuların bu görüntüyü vermesinde ısrarcı olmuşlardı, hâlâ da oluyorlar.

BUGÜNE KADAR 36 BİN 600 MADALYA DAĞITILDI

Minimum 60 milimetre dairesel şekilde yapılan madalyalardan altın olanı, en az yüzde 92,5 gümüş, geri kalanı da 6 gram altınla kaplı şekilde imal ediliyor. Altın madalyaların mutlak değeri 500 dolar civarında. Diğer iki madalya da benzer oranlarla gümüş, bronz, kalay ve çinkodan imal ediliyor. Zaman zaman lake, sparagmit ya da camdan üretimler denense de fazla tutulmadığı için vazgeçilmişti.

Olimpiyatların tarihinde, 1985 doğumlu ABD’li yüzücü Michael Phelps, 23’ü altın olmak üzere 28 madalya ile tüm zamanların en çok madalya alan Olimpiyat sporcusu oldu. ABD de yıllar boyunca tam 2 bin 629 madalya ile – Son Paris Olimpiyatları’nda kazandıkları hariç - en fazla madalya toplayan ülke unvanını halen koruyor. Olimpiyatlardaki madalya dağıtımı, yıllar içinde büyük bir yekûnun ortaya çıkmasına da yol açtı. Modern çağdaki ilk organizasyon olan 1896 Atina Olimpiyat Oyunları’ndan bu yana sporculara yaklaşık 36 bin 600 madalya dağıtıldı. Bu arada 1960 yılına kadar, madalyalar boyna asılmıyor, göğse iğneleniyordu.